Neye Programlandık Böyle?
Daha iyi yaşamak için, yaşamaktan vazgeçen mahkumlarız biz. Çeşidi fark etmeksizin iş yerlerine tıkılıp, nefes alabileceğimiz tatil gününün hayaliyle zaman öldürüyoruz. O gün geldiğinde de bezginlikle ve zaman darlığıyla ne yapacağımızı şaşırdığımız için rehavet halinde çarçur ediyoruz beklentimizi. Öldürdüğümüz zaman, bizim hayatımızdan çalsa da biz ailemize, kendimize, sevdiklerimize zaman ayırabilmek için -daha doğrusu- çalışmaktan başka herhangi bir eylemde bulunabilmek için seve seve öldürüyoruz zamanı. Rüyamızda köprülerin, denizlerin üzerinden uçtuğumuzu görüp hafif kalp çarpıntısıyla uyanmamızın; hafta içi masa başında hülyalı düşüncelere dalıp, olmayacağı mutlak hayaller kurmamızın sebebi başka ne olacak ki... Deniz manzaralarını bilgisayarlarımızın masa üstüne koyup iç çekerken; eve dönüş yolunda, üzerinde köpükten kuzuların zıpladığı canım denize izmarit atmamız da işte hep aynı sebepten. Aynı; bir köy evinde yediğin gözlemenin rayihasında boğulurken