Kayıtlar

Ekim, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Roaccutane Günlükleri- 2

Pek sevgili kurtarıcım Roaccutane ile 2. aya başladım. Perşembe günü kontrole gideceğim doz artışı için. Şimdilik öyle dayanılmayacak bir zulmü olmadı. Herkes derin bir nefes alabilir:) Detaylandırırsak... Kas ağrılarım var ufaktan ama bunun nedeni yoğun antrenman ve sosyal programlarım da olabilir diye düşünerek Roaccutane'ı temize çıkarmaya çalışıyorum... O değil de 2.ayda Bepanthen'le cidden aşk yaşamaya başladık. Pazar günü yanıma almayı unuttuğumda aramızdaki derin ilişkinin bir kez daha farkına vardım. Dudaklarım ateş gibi yanıyor ve pul pul dökülüyor. O yüzden acısına katlanmamak için Bepanthen'in o iğrenç tadını yeğliyorsunuz. İlacın psikolojik etkileri olduğunu içinden çıkan çarşaf kadar prospektüste okumuştum ama intiharlık bir durum yok. Gerçi sinir stres yapıyor farkındayım. Normalde sakin bir insanımdır ama bazen kendimi pöykürürken bulabiliyorum. Ya da geceleri ağlama nöbetleri olabiliyor. Sanırım sebepsiz çünkü niye ağladığımı düşünüp sebep bulmaya çalışıyoru

19 Ekim'in ardından...

2 gündür azcık gülsem vicdan azabı hissediyorum. Eğlenceli bir şarkı açsam yarısında kapatıyorum. Aynı sebeple başka bir konu hakkında da karalamak içimden gelmedi. Çünkü 19 Ekim gecesi ben rahat uykumda dönerken, 24 kardeşim can verdi... Telafisi olmayan tek şey oldu yani... Ben küçükken cenazeye saygı vardı. Apartmanda biri vefat etse evde televizyon açamazdık. Sesi giderse ayıp olur diye ki hoş zaten kimsenin canı da televizyon izlemek istemezdi. Birçok şey gibi hassasiyetimizi de kaybettik! Şu an herkes üzülüyor üzülmeyenler de mahalle baskısından üzülmüş taklidi yapıyor. Gerçekten şehitler için bir dua okuyan, teröre küfür eden, lanet eden kaç kişi vardır Allah bilir... Bir ilk gerçekleşti televizyon dizileri, eğlence programları ertelendi, canı yanan kalabalık bu kez de "ne kadar ertelenecek?" "haftaya yayınlanmayacak mı?" diyor. Haklılıklarına da katılmıyor değilim... Olay artık bu göstermelik tepkilerin dışına çıkmalı. İnsanlıktan nasibini almamış, kancıklar

Ulu'yorum öylese varsın: Auuuuudi!

Geçtiğimiz yıl peşi sıra bir sürü talihsizlik ve mutsuzluk yaşadığımdan mıdır? Yoksa bazı şeylerin zamanı henüz geldiğinden midir? Bilmiyorum… Ama şükretmenin kifayetsiz kalacağı bir yıl yaşıyorum. İyi bir iş bularak başladığım 2011 yılı, birkaç ay sonra mükemmel bir sevgili, kocaman mutluluklar, huzurlu bir iş çevresi verdi. Yetti diye düşünüyordum ki yıl bitmeden en büyük hayallerimden biri daha gerçek oldu. Şükürler olsun! Hayallerimi süsleyen harika arabaya kavuştum! Beni tanıyanlar araba kullanma konusunda ne kadar hevesli olduğumu bilirler. Çocukluğum babamın arabasını kaçırıp gizlice sürerek geçmedi tabi ki. O kadar cesur olamadım hiçbir zaman ne yazık ki :) Ama geceleri rüyamda araba kullanmışlığım, motor tamir etmişliğim hatta polisten ceza yemişliğim var. Rüyamda “Rüşvet teklif etsem ayıp olur mu acaba?” diye bile düşündüm yani. O derece! Şimdi böyle şoför Nebahat gibi bir izlenim çizmiş olabilirim… Ama rüyalarımı süsleyen dikiz aynasından el örgüsü gül motifi s