Şimdi buradan çıkacağım ve....
Şimdi şirin ofisimdeki, az sayıdaki sıcakkanlı mesai arkadaşımla vedalaşıp, çok para vermesem de işimi gören 4 tekerleklime koşup, kontağı çevireceğim. Klimaya ihtiyacım yok. Çünkü camları açtığımda genzimde tatlılığını bile hissettiğim çiçek kokusu, denizden gelen rüzgarla birlikte ciğerlerime dolacak. Şehir trafiği, egzoz kokusu, korna sesi olmadığı için kısa süreceğinden endişelendiğim yolculukla, sahil şeridi, birkaç sokak, biraz ağaçlık geçtikten sonra bembeyaz evimi uzaktan göreceğim. Bahçesinde gözüm gibi baktığım erguvanlarımı kontrol edip, akşamın en anlamlı saatinde balkon keyfimi kaçırmamak için tatlı bir telaşla evime gireceğim. Taşların serinliği ayaklarımdan bütün vücuduma yayılırken zaten günün yorgunluğunun çoğunu atmış olacağım. Mutfağa koşup, akşamdan hazırladığım zeytinyağlıları, balkondaki kocaman pembe çiçekli örtülerle bezenmiş masanın üzerine koyacağım. Tam hafifçe esen rüzgardan cesaret alıp havalanmaya çalışan peçetelerin peşinden koşarken, O'nu göreceğim.