Kayıtlar

Eylül, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Aranan "huzur" bulundu mu?

Bir yanından İslami kesimin çekelemesine maruz kalan, diğer yanından ağzına pelesenk olmuş insanlarca hor görülen "huzur"u bir rahat bırakırsak, eminim karşılığını verecektir. Sorsan anlamını bilmeyen ama ilişkiye başlarken arsız çocuk gibi "huzur da huzur" diye tutturan insanlar genelde "huzur"un başlıca katilidirler. Çünkü o -genel-lerinin arasında aldatma, kandırma olduğundan kirlenen ruhlarını arındırma aracı olarak görürler "huzur"u. Anlamını da değerini de bilmediğimizden küstürdük sanırım kendisini. Har vurup harman savurduk ziyadesiyle... Her tatile, her bolluğa, her heyecana huzur dedik. Oysa adları üzerindeydi onların. Kıymetini bilemedik. Sıkıldığımız anda huzursuz kıldık kendimizi, "huzuru kaçtı" dedik. Yine onun arkasına sığındık. Hâlbuki o sadece gerçekten ihtiyacı olanı bilir ve bulur. Kul sıkışmayınca Hızır da yetişmiyor huzur da yani... Derin nefes alma ihtiyacının giderek çığlık atma hissiyat

Hepimiz Soyaçekimiz!

Dün gece, yine her gece olduğu gibi gecenin kör saatinde uyanıp, telefonumun saatine amaçsızca bakınca dank etti! Hepimiz soyaçekiyoruz. Her seferinde kendi kendimi telkin amacıyla içimden "Ulan kaçsa kaç yat zıbar işte!" desem de bir sonuç alıp kendime engel olamıyorum. Sanırım kendimi rehabilite yöntemlerimde bazı "kaba" hatlı hatalar var.:) Soyaçekim kesinlikle var. Çünkü yıllarca gecenin her saati, akrep ve yelkovan durakları kendinden fosforlu saatinden, gümrük muhafaza ekiplerine taş çıkartan kontrol işlemleri yaparak; kim su içmeye, kim hacet gidermeye kalktı raporu veren rahmetli anneanneciğimle az dalga geçmedim. "Hamaaan! yatsın uyusun ya işte" diyordum. Yatılmıyormuş. Nihayetinde aslında hepimiz, eleştirdiğimiz çoğu yönleri de dahil, atalarımıza, analarımıza çekiyoruz. Bunu aslında titizliğiyle yıllarca dalga geçtiğimiz, yer yer bezdiğimiz, ablamla fısfıs çekiştirdiğimiz sevgili annemizin; adeta beynimize bir çip yerleştirerek bizi ken