Kayıtlar

Ağustos, 2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Tek kullanımlık sabır

Resim
Bizim sabrımız tek kullanımlık sallama çaylara benzedi. Tasavvufun tasvir ettiğinden ya da en basitinden analarımızın gösterdiği o demli sabırdan ne yazık ki pek kalmadı. Hiçbir şeye tahammül edemeyen sabırsız canlılar olduk. Bir meyvenin olgunlaşmasına bile dayanamayıp içine türlü kimyasallar katarak yine kendimizi zehirliyoruz. Bu örnek aslında tüm hayatımıza hâsıl olmuş durumda. Bir kelimeyi yazacak kadar sabrımız bile yok. Her gün yolladığımız maillerde "teşekkürler" yazmaktan aciziz. Lafın nereye çekileceğini umursamadan "tşk" yazıveriyoruz. En uzun cümlelerle aşkını kâğıda o da divitin ucundan süzülen mürekkeple döken, sonrasında onu özenle sarıp sarmalayıp postaya veren insanın demlenmiş sabrının bir yudumuna muhtacız sanırım. Kaldı ki güvercinle gönderenlerden bahsetmiyorum bile... Tadına vararak yaşamadığımız her an da hesabını sonradan kayıplarımız olarak soruyor bize... Boşa giden, telaşla geçen onlarca günümüz kalıyor g

Metrobüs sanatı!

Efenim her İstanbullunun en az bir kez maruz kaldığı; varlığı bir dert, yokluğu yara olan metrobüste seyahat etmenin inceliklerini kısaca paylaşmak istedim. Bir metrobüszede olarak yeni başlayanlar ve yeniden binmek isteyenler için metrobüs teknikleri... Ayağın takılsa kimsenin elinden tutmayacağı acımasız bir savaş alanı gibi düşünebilirsin metrobüsü. İçinde asla su bulamayacağın sürüyle dolabın önünde dualarla bekler, "Allah Allaaaah" nidalarıyla kendini metrobüse atabilirsin. Atabilirsen tabi? En sancılı aşama: "metrobüse binme" Yüce metrobüsün ulu kapıları karşında açıldığında hızlı davranmakta fayda var. Kendini bindirsen çantan, torban illa ki arkada kalacaktır ama bence önceliği 'neticene" ver. Zira en önemli yer orası. Attığın adımla öndeki amcanın neticesini de hoppacık yaptırma ihtimalin yüksek ama o kalabalıkta kimse fark etmez. Bekleme yapmayalım ablacım! Şimdi hepsini hürmetle öperim ama dünyayı uzaylı istilası basmış