Şimdi buradan çıkacağım ve....

Şimdi şirin ofisimdeki, az sayıdaki sıcakkanlı mesai arkadaşımla vedalaşıp, çok para vermesem de işimi gören 4 tekerleklime koşup, kontağı çevireceğim.

Klimaya ihtiyacım yok. Çünkü camları açtığımda genzimde tatlılığını bile hissettiğim çiçek kokusu, denizden gelen rüzgarla birlikte ciğerlerime dolacak. Şehir trafiği, egzoz kokusu, korna sesi olmadığı için kısa süreceğinden endişelendiğim yolculukla, sahil şeridi, birkaç sokak, biraz ağaçlık geçtikten sonra bembeyaz evimi uzaktan göreceğim.

Bahçesinde gözüm gibi baktığım erguvanlarımı kontrol edip, akşamın en anlamlı saatinde balkon keyfimi kaçırmamak için tatlı bir telaşla evime gireceğim. Taşların serinliği ayaklarımdan bütün vücuduma yayılırken zaten günün yorgunluğunun çoğunu atmış olacağım.

Mutfağa koşup, akşamdan hazırladığım zeytinyağlıları, balkondaki kocaman pembe çiçekli örtülerle bezenmiş masanın üzerine koyacağım. Tam hafifçe esen rüzgardan cesaret alıp havalanmaya çalışan peçetelerin peşinden koşarken, O'nu göreceğim.

Güneş yavaştan batma çabasındayken hiç şaşmayan vaktinde gelmesinden mi? Yoksa nefes alıp verişinden bile metrelerce uzaktan tanıyabildiğimden midir? Hiçbir zaman bilemesem de kapıya koşup kocaman bir gülümsemeyle O'nu karşılayacağım.

Beyaz sandalyelerimize oturup keyfimize baktıktan sonra uçuşan saçlarımı okşayan o huzurlu eli, hiç boş çevirmeden salıncağımıza çağıracağım. Kurulacağız her akşamki köşemize... Akşam sarıdan turuncuya, hatta artık eflatuna dönmeye başladıkça, kulağımızda karşı kıyının melodileri çalınacak. Haftasonu, evden çıkıp yürüyerek ulaştığım kumsalda, güneşin tadını fazla çıkardığımdan kendini hissettiren güneş yanıklarım, esen rüzgarla serinlemeye başlayacak.

İki koyun arasından gözüken deniz karanlıklaştıkça, uzaktan şehrin ışıklarını izleyeceğim. Bizim balkonumuzu ise, uykumuz iyice bastırabilsin diye sadece Ay aydınlatacak. Ertesi gün için hazırlıklarımı tamamladıktan sonra, burnuma öpücüğümü kapıp, huzur içinde uykuya dalacağım...


Şaka be şaka!

Şimdi ofisten çıkıp servise bineceğim ve 15 dakikalık yolu yaklaşık 70 dakikada; korna sesleri ve çıldırmış İstanbul trafiğini kulaklığımdan gelen fazla hareketli müzikle bastırmaya çalışıp, evime gitmeye çalışacağım.

Tahmin edersin ki yarın da yine aynı terane...

Hörmetler:)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Neye Programlandık Böyle?

Tek kullanımlık sabır

En Az 1 Spartalı Ve Bengü