Aranan "huzur" bulundu mu?



Bir yanından İslami kesimin çekelemesine maruz kalan, diğer yanından ağzına pelesenk olmuş insanlarca hor görülen "huzur"u bir rahat bırakırsak, eminim karşılığını verecektir.

Sorsan anlamını bilmeyen ama ilişkiye başlarken arsız çocuk gibi "huzur da huzur" diye tutturan insanlar genelde "huzur"un başlıca katilidirler. Çünkü o -genel-lerinin arasında aldatma, kandırma olduğundan kirlenen ruhlarını arındırma aracı olarak görürler "huzur"u.

Anlamını da değerini de bilmediğimizden küstürdük sanırım kendisini. Har vurup harman savurduk ziyadesiyle...

Her tatile, her bolluğa, her heyecana huzur dedik. Oysa adları üzerindeydi onların. Kıymetini bilemedik. Sıkıldığımız anda huzursuz kıldık kendimizi, "huzuru kaçtı" dedik. Yine onun arkasına sığındık.

Hâlbuki o sadece gerçekten ihtiyacı olanı bilir ve bulur. Kul sıkışmayınca Hızır da yetişmiyor huzur da yani...

Derin nefes alma ihtiyacının giderek çığlık atma hissiyatına dönüştüğü bir ruh halinin ilacıdır huzur. O bütün hırçınlıkları bastırır. O an ruhunun ihtiyacın olan neyse O'dur huzur.

Belli bir harekete bağlı değil üstelik. Yani pahalı bir tatil olabildiği kadar; karanlık bir odada tek başına boş duvara bakmak da yeterince "huzur"dur. Bazen aile, bazen bir gülüş, bir kucak, sadece bir kez görebilmek, iyi bir manzara bile "huzur"dur hak edene...

Canlı balık tutmak gibidir ama avucunu sıktıkça kayar gider, ümüğü de yok ki saldırıp alasın... Bekleyeceksin ki o kendi rızasıyla gelsin. Zira dediğim gibi o ihtiyacı olanı bilir ve hisseder.

Beklerken elimizden tek gelen şey ise, gönülden dilemek… Umarım bizi seçer.

Hörmetler...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Neye Programlandık Böyle?

Tek kullanımlık sabır

En Az 1 Spartalı Ve Bengü