Metrobüs sanatı!


Efenim her İstanbullunun en az bir kez maruz kaldığı; varlığı bir dert, yokluğu yara olan metrobüste seyahat etmenin inceliklerini kısaca paylaşmak istedim.

Bir metrobüszede olarak yeni başlayanlar ve yeniden binmek isteyenler için metrobüs teknikleri...

Ayağın takılsa kimsenin elinden tutmayacağı acımasız bir savaş alanı gibi düşünebilirsin metrobüsü.

İçinde asla su bulamayacağın sürüyle dolabın önünde dualarla bekler, "Allah Allaaaah" nidalarıyla kendini metrobüse atabilirsin. Atabilirsen tabi?

En sancılı aşama: "metrobüse binme"

Yüce metrobüsün ulu kapıları karşında açıldığında hızlı davranmakta fayda var. Kendini bindirsen çantan, torban illa ki arkada kalacaktır ama bence önceliği 'neticene" ver. Zira en önemli yer orası. Attığın adımla öndeki amcanın neticesini de hoppacık yaptırma ihtimalin yüksek ama o kalabalıkta kimse fark etmez. Bekleme yapmayalım ablacım!

Şimdi hepsini hürmetle öperim ama dünyayı uzaylı istilası basmış gibi can havliyle saldıran teyzelerden dikkatle kaçınmakta yarar var. Bindikten sonra da kendileri maşallah yağ gibi akarak yer bulabiliyorlar o aşamada ayak altından çekil derim ben.

Bir de yaş ortalaması yükseldikçe "bi daha mı gelecez dünyaya" boş vermişliğiyle hareket eden yaşlılarımıza da yine hörmetlerimi sunarım ama o götürdüğün benim bacağım be amcacığım?

Neyse içeri kendini attıysan şanslısın bi gülme geliyor insana garipseme. Zafer kazananındır. Gül tabi hakkındır anacım.

Eğer durduğun yerde rahat değilsen misal arkadaki amca hayatın bütün yükünü seninle paylaşmayı uygun gördüyse ve sırtını yaslayacağı sağlam irade olarak seni seçtiyse, huzursuz atlar gibi şöyle birkaç silkelen o zaten kendine gelecektir. Baktın olmadı bir iki de "üff pöfff" çek.

Eğer amaç kötüyse zaten anlarsın sapığı gücün varsa çök ensesine; baktın uğraşılacak gibi değil "bacım" bilinciyle gözünün içine bakan delikanlılarla hemen yer değiştirmeyi teklif et, kurtar kendini.

Metrobüs değişik bir yer, yaslananı, hırsızını geçtim de elini bilerek tutan insanlar var ne cins bir sapıklık ben daha çözemesem de... O tiplere de dikkat etmek lazım.

Bir de surata kilitlenen ablalar var. İnene kadar kaşını gözünü, her gözeneğini inceliyor. Sanırsın anatomiyi seninle tanımış sevmiş... Bakma ablacığım bakma!

Boya göre nefes alma teknikleri

Nefes alma konusunda önceden pratik yapmazsan metrobüste hayatın anlamını sorgulamaya başlarsın ben sana söyleyeyim.

Şimdi şöyle ki; şayet boyun uzunsa yırttın kafayı olabildiğince uzatıp en üstteki oksijen zerresini yakalama umuduyla çırpınacaksın;

Eğer boy kısaysa durum vahim tam göbek hizasında kaldın demektir. Romantik dakikalar seni bekliyor canım.

En üzücü durum ise garson boylar için. Tam olarak koltuk altı seviyesine geldin canım. Ama üzülme 30. saniyeden sonra zaten kafalar güzelleşecek, hiç acımayacak.

Ama yine de felsefemiz belli. Arkalara doğru ilerleyelim, bekleme yapmayalım!

Hörmetler:)









Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tek kullanımlık sabır

En Az 1 Spartalı Ve Bengü

Neye Programlandık Böyle?