Ulu'yorum öylese varsın: Auuuuudi!

Geçtiğimiz yıl peşi sıra bir sürü talihsizlik ve mutsuzluk yaşadığımdan mıdır? Yoksa bazı şeylerin zamanı henüz geldiğinden midir? Bilmiyorum… Ama şükretmenin kifayetsiz kalacağı bir yıl yaşıyorum.

İyi bir iş bularak başladığım 2011 yılı, birkaç ay sonra mükemmel bir sevgili, kocaman mutluluklar, huzurlu bir iş çevresi verdi. Yetti diye düşünüyordum ki yıl bitmeden en büyük hayallerimden biri daha gerçek oldu. Şükürler olsun!

Hayallerimi süsleyen harika arabaya kavuştum!

Beni tanıyanlar araba kullanma konusunda ne kadar hevesli olduğumu bilirler. Çocukluğum babamın arabasını kaçırıp gizlice sürerek geçmedi tabi ki. O kadar cesur olamadım hiçbir zaman ne yazık ki :)

Ama geceleri rüyamda araba kullanmışlığım, motor tamir etmişliğim hatta polisten ceza yemişliğim var. Rüyamda “Rüşvet teklif etsem ayıp olur mu acaba?” diye bile düşündüm yani. O derece!

Şimdi böyle şoför Nebahat gibi bir izlenim çizmiş olabilirim… Ama rüyalarımı süsleyen dikiz aynasından el örgüsü gül motifi sallanan, minik kilimciklerini her koltuğun üzerine boca ettiğim, bol yazılı bir kamyonun usta şoförü olmak değildi tabi. Hea o da olsa hakkını verir, oduncu gömleğimi üzerime geçirip, döşüme altın zincir takıp, elimde kırmızı ojelerimle uyumlu benzer renklere sahip bir tespih, torpido üzerine ne bileyim adettendir bir Kate Upton belki bir Scarlett Johansson resmi asıp, uzun yollarda, dertler derya olur ben de bir sandal… Ama hiç gerek yok evet bence de!

Uzun yol da değil, hız tutkusu da değil, gayet normal şekilde araba kullanmak istiyorum sadece.

İlk kez Osmaniye’de pazar yolunda kullandığım daha doğrusu kullanamadığım, azcık direksiyona yapışıp, çocukların yaramazlık yaparken anne’yi kesen o içi geçmiş şaşkın bakışlarını kıskandıracak figürlerle tanımaya başlamıştım O’nu. Amaaaa efenim reklam yapmak gibi olmasın ama dün Kemerburgaz’da, 3 kilometre virajlı yolu 40’ın altına pek düşmeden tamamlayıp, babamı da yan koltukta eve kadar getirip, üstüne bir de arabayı park edince.. “tamam” dedim!

İşte rüyalarım gerçek oldu!

Arabayı kullanırken zaten devamlı sırıtan tek şoför olduğum için bence 4’lüleri yakmaya gerek yoktu. Aracın tepesine siren koysam daha iyi anlatamazdım acemi ve mutlu olduğumu. Kısa sürede pişip, İstanbul trafiği için hiç de canavar olmayan bir şoför olma niyetindeyim. Ondan sonra gelsin kavşaklar, üst geçitler efenime söyleyeyim hemzemin geçitleri, tali yollar vs

Benim için kocaman, insanlık için küçücük olan bu olay sayesinde bir rüya gerçekleşti. Umarım yazıyı okuyan herkesin de en az bir rüyası gerçekleşir…

Hörmetler!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Neye Programlandık Böyle?

Tek kullanımlık sabır

En Az 1 Spartalı Ve Bengü