Keyfiniz yerinde mi?
Bu yazıyı Rodriguez - La Cumparsita dinleyerek, keyifle
yazıyorum.
Çünkü geçen gün bir işkencecinin elinden yeni
kurtulmuşçasına, hayat enerjisi sönük bir halde eve doğru yürürken duyduğum
cılız bir cırcır böceği sesiyle irkildiğimde düşündüm ki; “keyifsiziz.”
Bu şehir ya da yaşam ya da işler ya da her neyse bizi
keyifsizliğe büyük bir kuvvetle teşvik ediyor; farkındayım. Ama biz de sisteme ne kadar bağımlıysak, bunu kırmak için hiçbir şey yapmıyoruz.
Bütün bir iş yılı boyunca tatilin hayaliyle bekliyoruz ve
sonra da o kısacık tatil beklentilerimizi karşılayamadığından yine keyifsiz bir
şekilde yeniden çarkları döndürmeye başlıyoruz.
İşe gitmekten, yemek pişirmekten, kahve içmekten, sohbet
etmekten bile çoğu zaman keyif almıyoruz. Alışmış olduğumuz rutini
gerçekleştiriyoruz. Sanki yapmak istediğimiz için değil de zaruriyetten
yapıyormuşçasına keyifsiz yapıyoruz, yaşıyoruz.
Bunu değiştirmek çok kolay…
Sadece istemek yeterli… Keyif almak, kendini motive etmek, -en
azından bir süre- mutlu olmak için çaba göstermek; etrafımızdakileri de
keyiflenmeye teşvik ederek, mutlu olabileceğimizi hatırlatabiliriz.
Cırcır böceğini sadece yazlıkta duymuyoruz işte bak! O şehirde de keyifle ötüyorsa, biz de keyifle
yaşayabiliriz. Güzel yiyecekler yiyip, güzel insanlarla gezip, sohbet edip,
güzel şeylerin hayalini kurabiliriz; içinde olduğumuz şartlar ne kadar zorlasa
da...
Bir bebeğin kahkahasıyla, lezzetli bir tatlıyla, anne,
babanın ya da sevgilinin sıcaklığıyla, dost sohbetiyle, kuş cıvıltısıyla,
yağmurun sesiyle, beyaz kocaman bulutlarla, bir işe sahip olmakla, sağlıklı
adımlar atabilmekle... Kısacası her şeyle kendimize mutluluk payı
çıkarabiliriz.
Dilerim bu hatırlatmam size de bir şeyleri değiştirmeniz
için yardımcı olur. Tek bir şansımız olan hayatımızın kalan her gününü keyif
dolu geçirmeyi becerebiliriz.
Mutluluklar& hörmetler!
Yorumlar
Yorum Gönder