Kulhak’kına Giren Şoför ve Ben!

(Posted on 31 Mart 2011 by benguoner)

“Yanındaki insan arabasından inerken totosuna bakmayan şoför, ya ahlaklı biridir ya da kafası meşguldür…” tezim ikinci ihtimal üzerinde ihtisas yapıp, ununu eleyip eleğini de asınca, bindiğim araçlarda arka koltukta oturmayı yeğlemiştim.

Arka koltuğa da oturmanın adabı var tabi. Genelde araçta benim haricimde tek insan “şoför bey” ise, sürücü koltuğunun tam arkasına oturmayı pek tercih etmem. Zaten bir şehir efsanesi buyurur ki: “ticari arabalar ya da sadece ulaşım için kullandığın kişisel araçlarda şoförün çaprazına otur.” Sanırım sürücüyü göz hapsine almak, kontrol altında tutmak için böyle bir teori ortaya dökülmüş.

Ya da koltuğunu bagaja kadar itip lökkeş gibi koltuğa yayılarak araba kullanmak isteyen şoförlerce de bu efsane uydurulmuş olabilir.

Neyse zaten geçen gün yaşadıklarımdan sonra ben de bu efsanenin sıkı temsilcilerindenim artık…

Sabahın erken saatlerinden birinde ulaştırmayla toplantıya yetişeceğim, her zaman giymediğim için çok alışık olmadığım “fazla yüksek” ayakkabılarım, bir o kadar da kazulet boyumla koşarak ve engelleri aşarak binmem gereken aracı buldum. Bahsedilen kapıya diğer arabalar yüzünden ulaşamadığımdan şöforün arka koltuğuna oturma gafletinde bulundum.

Öncelikle bey amcamız elini sallasa egsoz borusunu yoklayabileceği kadar koltuğunda kaykıldığından dolayı dizlerimi burun deliklerime sokmak suretiyle yolculuğuma başladım.

Bitmek bilmeyen ve sanki giderek uzayan yolda arabanın içinde cesetler otursa daha mutlu bir tablo çizerdi eminim. Mahkeme duvarlarını taşıyan harfiyat kamyonundan farkımız yok. Gerçi ben bu durumdan memnun ama meraklı bir şekilde ilerliyorum. Şerit çizgileri her an birbirine eklenip, ben virajlarda -burnumdaki dizlerimle birlikte- sağa sola devrilirken “bari iyice kapıya yanaşayım da yolu seyredeyim” diye bir karar aldım.

Benimki hissetti tabi!

Azcık kafam dağılacak, toplantıya tek başıma katılacak olmanın gerginliği azalacaktı ki zaten tek görüş aralığım olan araç kapısı ve şoför kafası arasındaki alana bir iş makinası daldı!

Aksiyon filmi sahnesi canlanmasın gözünüzde tabi! Bir iş makinesinden böyle oryantal figürler beklemeniz mümkün olamaz!

Amcacığımız trafikte kalan şoförlerin %90′ı gibi orasını burasını kurcalamaya kulağından başladı sadece…

Sanırsın artezyen kuyusu açıyor! Bir ara eğilip “diğer kulağından parmakları gözükmeye başladı mı?” diye kontrol edecektim ki, parmağını çıkardı ve eserini inceleyerek saygımı kazanmaya devam etti!

Evirdi, çevirdi, sanırım o sırada içinden topluma ne gibi bir yararı olur diye düşündü ama yaptığı fizibilitelerden olumlu karar çıkmadığından olsa gerek, orta parmağının yardımıyla kendisinden kurtuldu!

Olaya tepkimi benzer şekilde göstermek isterdim ama enerjimi kendimi arabadan atmak için kullanmaya karar verdim…

Arjantin dizisi tadında geçen lansman için çektiğim eziyetli yolculuğa rağmen efsaneye bağlılığımı sürdürmeye ve aracın arka koltuğuna oturmaya devam ediyorum. N’olur n’olmaz…

Ve sevinerek belirtmeyi de bir borç bilirim! Artık sizin de içinizde hep kuşku olacak nihahaha!

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Neye Programlandık Böyle?

Tek kullanımlık sabır

En Az 1 Spartalı Ve Bengü