Neyse ki yol akıyor...

Yol akıyor, taşları görüyorum, sayıyorum.

Yağmur yağıyor...

İçimde kavgalar, isyan ediyorum.

Söyleniyorum.

Sorguluyorum.

Nasıl başlarsam başlayayım kendimi suçlayarak bitiyorum.

İnsan bazen ara vermek istiyor yaşamaya.

Ama neyse ki yol akıyor.

Ya da kendimi, beni kimsenin bulamayacağı hatta aramayacağı bir odaya kilitlemek istiyorum.
O zaman da aramadılar diye üzülürüm ama değil mi?

O zaman ben de onları aramam. Çünkü her şey karşılıklı!

Karşılıksız sandığımız sevgi bile karşılıklı.

Emek biraz karşılıksız ama...

Hayat yorucu, insanlar iki yüzlü. Ve ne yazık ki iki yüzlü olduklarını bildiğim halde onlara gülümsediğim için ben de iki yüzlüyüm!

Yağmur yüzüme yağıyor. Kafamı kaldıramıyorum yüzüm ıslanmasın diye.

Yüzüm yok diye.

Çıkarlarımızın birleştiği çizgi boyunca iyiyiz birbirimize... Aksi halde herkes kötü.

Zaten herkes kötü bir ben iyiyim. E bunca üzülen ne peki?

Neyse ki yol akıyor. Ben hızlandıkça ıslak kaldırımlar da hızla değişiyor. Yavaşlayınca onlar da aynı işte. Kontrolü elde tutmak ne rahat!

Kontrol sağlamaya çalışmak ne zor...

Kontrol sağlamaya çalıştıkça avuçlarının arasından kayan her şey ne kötü...

Tutmaya çalıştıkça parmaklarının arasından kayan yağmur gibi...

Başımı kaldırıp bakmasam da ıslanıyorum işte, yağmur yağıyor işte, sular parmaklarımın arasından kayıyor işte.

Neyse ki yol alıyorum, ıslak taşlar hızla akıyor gözümün önünden...


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tek kullanımlık sabır

En Az 1 Spartalı Ve Bengü

Neye Programlandık Böyle?