Bir Durdurma Yazısı

Hayata bir “pause” tuşu eklenmesini istirham ediyorum. Böyle de kibarım. Suratımda da bu konularda en etkileyici, 7 numaralı bakışımla, (kaşlar düşük, ağız maksimum esnek fakat dişler kapalı, kafa 30 derece eğik) rica ediyorum.

Bir faydası oluyor mu?

Hayır!

Çıkmadık candan ümit kesilmez telafisiyle kendimi yatıştırıyorum. Ama bu konuda yalnız olmadığımdan eminim. Şimdi şapkanızı önünüze koyun ve düşünün. Şapkası olmayanlar bir şey yapmak zorunda değil, bu adımı atlayabilirler.

Diş fırçana uzandığında hani… Başkası tarafından kullanıldığından şüphelendiğinde, o an hayat senin için durmadı mı? Böylece senin hayatın 10 saniyelik bir kesintiye uğrarken, diğerleri için bir yerlerde devam etti ve sen geri kaldın!

Cüzdanını koyduğun cebini karıştırdığın an, saliseler içinde kaynar sular tependen döküldü, kurudun üstüne bir de ter bastı, gözlerinde kurbağaları kıskandıracak bir bakış, ağız bir karış açık, oranı buranı bızıklarken, aradığın şeyi bulana kadar geçen minimum 10 saniye- maksimum 5 dakika. O süre içinde yine hayat senin için durdu. Zaman sektesi yaşadın. Diğer insanlar o 5 dakika içinde insanca faaliyetlerine devam ederken sen yaşamla ölüm arasında, ne baygınlık, ne uyku sayılabilecek garip bir alana alındın.

Yaşam durdu, hareketler sana slow-motion görünmeye başladı, sesler bulanıklaştı, süre uzadıkça anlamsız bir huşu çöktü, bir süre sonra hiçbir şey düşünmeden Nirvana’ya ulaştın. Üzerinde turuncu bir… neyse abartmayayım o kadar da... Ama sen hayattan koptun.

Verin “pause”umuzu, o an tüm insanlık için dursun. Tepemizde havai fişekler çakarken eğlencenin tadını çıkarabilelim.

Cep telefonuyla konuşurken, telefonda konuştuğum insanı da bu anlardan birine tanık ederek: “Amanın telefonumu kaybettim!” deyip az önce saydığım bütün bulguları adım adım yaşayıp, sağı solu kurcalarken, kendime getirildiğimde, kafamda şimşek çaktı.

Sadece şüphe anlarında değil… Kamuya açık herhangi bir şeyin bekleme sırasında, önündeki kişinin arkasından hoplayıp zıplayıp sevimlilikler yaparken bir süredir seni izlediğini fark ettiğin an, kasada cüzdanının yanında olmadığını fark ettiğin an, arabaya binince benzin lambasının tatlı tatlı parladığını gördüğün an, el sıkışacağın insanın karşında hapşırıp sana elini uzattığını gördüğün an, hiç sevmediğin ya da görmek istemediğin bir arkadaşınla çarpıştığın an da dahil olmak üzere… “Bazen” durdurabilmeliyiz.

EVET! Verin bu tuşu bize. O şeylere “dur” demeye ihtiyacımız var!

Yani eğer bir sakıncası yoksa bunu bize bahşedin lütfen lütfen lütfen… (Son kısım 7 numaralı bakış eşliğinde.)

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Neye Programlandık Böyle?

Tek kullanımlık sabır

En Az 1 Spartalı Ve Bengü