Dullar

Bir Alman’la bir Türk… Böyle girdim ama Karadeniz fıkrası anlatmayacağım. Gayet trajikomik hatta yer yer dram tadında bir olayla sizleri de yüzleştireceğim müsadenizle.

Kültür sanat perisi falan vardı da, tavuğuna “kıştt” dedim galiba. Bir karabasan dolanıyor çünkü tepemde farkındayım…

Sinemaya gitmek istediğimde ya salonda yer kalmaz ya da Hollywood’un dev kadrosu bir araya gelse dünyanın en kötü filmini çekip çıkarlar, ben de ısrarla o filme giderim. Tamam, burada sorumlu ben olabilirim, iyi bir seçici değilim. Daha önceki birçok seçimimden de biliyorum ki her şeyin dibi koklanmadığı için anlayamıyorsun kelek midir? iyi midir? Ağzın bir kez burulacak, öyle anlayacaksın ne mal olduğunu bazı şeylerin…

Ama her seferinde de sorumlu, benim başarısız tercihlerim olmuyor tabi. 1 ay önce, benden habersiz “benim için” alınan tiyatro biletinin varlığını içime sindirip dün Reşat Nuri Sahnesi’nin kapısına dayandım.

Salonda yerlerimizi alınca hemen ense hizamızda bulunan, korkudan arkama bakıp cinsiyeti öğrenme şansına nail olamadığım bir yetişkinin son nefeslerine şahit olduk. Son yaklaşık 9876898 nefesi de denebilir. Amcacığım/teyzeciğim hayatı boyunca içinde tuttuğu bütün enerjisini hapşırık ve aksırıkları için huzurumuzda tüketti sağolsun.

Oyunun adı “Dullar”dı. Hayır, daha koca bulma aşamasına gelemeden bu seviyeye atladığım için arada bir zihniyet farkı vardır diyerek bazı tuhaf esprileri sineye çektim ama… Almanlar’ın da espri anlayışı epey kıtmış yahu! Hayatınız boyunca hiç mi gülmüyorsunuz da o insanın birinci derece akrabasına bile yapamayacağı soğuk esprilere sığınmak zorunda kalıyorsunuz. Anlayamadım.

2004'te vücut bulan oyun, tek perdeydi. İlk 15 dakikadan sonra anladım zaten sebebini. Perde arası verilse salonun yarısı kalkar giderdi. Tiyatro eleştirmeni kılıklarına girip, ağzıma da pipomu sıkıştırıp artistlik taslamak istemiyorum ama izlenimlerim bu şekilde... Tavsiye isterseniz: “başka oyunlara gidin!” derim.

İlk yarım saat tutuk kalan 5 kadın oyuncu da aslında usta ve popüler isimlerdi (Güzin Özyağcılar, Hale Akınlı, Süeda Çil, Neslihan Ayşe Öztürk, Hülya Karakaş) haklarını yemek istemem ama, Alman dulları bizden pek farklıymış bunu tecrübe etmiş oldum. Türk dullarının psikolojisine de yakın zamanda tanık olmamak için duacıyım öte yandan… 90 dakika boyunca sadece bir kez tebessüm etmeme olanak veren bu eseri saygıyla kınıyorum.

Yine de ısrarla kıssadan hisse dersek, bütün dullara sabır dileyim bari de bu konu da burada kapansın.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Neye Programlandık Böyle?

Tek kullanımlık sabır

En Az 1 Spartalı Ve Bengü